Gerçek ben: ‘Naber ben?’ Sahte ben: ‘Hiç iyi değilim, hayatım bu ara çok sıkıcı. Çalışmaktan, çabalamaktan, yorgunluktan bıktım.’ Gerçek ben: ‘Şükret!’ Sahte ben: ‘Neyime şükredeyim, bu sıkıcı yaşamıma mı?’ Gerçek ben: ‘Yaşamım derken? “Yaşamın” senin mi acaba?’ Sahte ben: ‘Efendim…’ Gerçek ben: ‘Yaşayan sen misin diyorum?’ Sahte ben: ‘Ne saçmalıyorsun? Görmüyor musun? benim tabi. Görmüyor musun, şu hayatta ne sıkıntıyla yaşadığımı, şu hayatın zorluklarını?’ Gerçek ben: ‘Hayatı görüyorum tabi ama senin gördüklerini değil. Benim gördüğüm hayat keyifle akıyor. Sen de bakışını değiştirirsen, görürsün bak hayat da değişiyor.’ Sahte ben: ‘Tabi tabi…Ay sonunu hesaplayan sen değilsin!’ Gerçek ben: ‘Endişelenme, güven sadece…’ Sahte ben: ‘Gencim, sağlıklıyım çok şükür, az biraz birikmişimde var ama hayat gitgide zorlaştı.’ Gerçek ben: ‘Güven dediysem sahip olduklarına demedim. Yaşlanırsın, gençlik biter. Hasta olursun, sağlığın gider. Paran ise bir şey çıkar, bitiverir birden.’ Sahte ben: ‘Çok sağ ol içimi ferahlattın, tüm endişelerim bitti gerçekten bir anda.’ Gerçek ben: ‘Güven dediysem parana, sağlığına, gençliğine, güzelliğine demedim. Onlar zaten senin değil ki!’ Sahte ben: :( Gerçek ben: ‘Kendine güven…’ Sahte ben: ‘Benim özgüvenim çok yüksek bir kere..’ Gerçek ben: ‘Senin özgüven dediğin birkaç kuru ego cümlesi… Onlar da geçici. Geçici birşeye güvenilemez. Sen kalıcı ‘sen’i bul. Bak o zaman gelir zaten, sen de var olan gerçek güven.’
GÜVEN
1 Ara 20181 dakikada okunur
Comments